Nereye Kayboldum? - Tüp Bebek Derken...

Dün yazdığım yazı için çok güzel yorumlar geldi... Öncelikle desteğiniz ve iyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Sonrasında yarıda kaldığımız hikayemize devam edebiliriz... Eğer dünkü yazımı görmediyeseniz öncelikle buradan yazımı okumanızı tavsiye ederim.

tüp bebek


Hikayemiz ben ve eşim klinikteyken yarıda kalmıştı. Peki sonra ne oldu? Zaten randevu gününü zor getiren ben o kadar heyecanlıydım ki beklerken. Gelen hastaların neredeyse tamamı benimle aynı nedenden; çocuk sahibi olamamaktan muzdaripti ve tamamı yaşça benden çok çok büyüktü. Bunu görmek açıkçası biraz gözümü korkuttu. Sonunda doktorumuzun asistanı bizi içeri çağırdı. Halit Bey, bildiğimiz doktorlar gibi değildi. Birbiri ardına patlattığı esprilerle bizi güldürdü. Öncelikle hikayemizi dinledi. Sonrasında beni muayene etti. İlk dediği şey varolan 2 kistimin hızla büyümesi nedeniyle yakın zamanda beni bir ameliyatın bekliyor olabileceğiydi. Bu nedenle bize bu ameliyatın kaçınılmaz olmasından dolayı kistlerim daha fazla büyümeden en acilinden tüp bebek tedavisine geçmemizi önerdi. Bu tedaviden sonra sonuç alamazsak tekrar ameliyat olacaktım ki bu benim kafamdaki son seçenekti. Vücudumdaki 10 cm'lik kesiğin iyileşmesi zaten çok uzun sürmüştü. Yeniden bir ameliyata girmek benim en büyük kabusumdu. Öncelikle tedaviye uygun olup olmadığımı öğrenmek için Halit Bey fazlaca detaylı bir tahlil listesi verdi. Tahlilleri yaptırdıktan sonra görüşmek üzere klinikten ayrıldık. Çıktığımda kendimi çok garip hissediyordum.

Tüp bebek tedavisi nasıl bir şeydi acaba? Nasıl bir süreçti? 

Hayatımın hiçbir evresinde bir gün tüp bebek tedavisi göreceğim aklıma gelmemişti. Tüp bebek tanımı benim için sadece gazete ilanlarından ve hamerlerde gördüğüm başarı hikayelerinden ibaretti. "Normal" bir kadın olarak tüp bebek benim için hiçbir zaman bir seçenek olmamıştı. Eşimle bir cafeye oturup konuşmaya başlayınca tabi ki benim sinirlerim boşaldı. Hiç konuşmadan ağlamaya başladım. O an hissettiğim tek şey sadece şuydu; "Bu neden benim başıma geldi?" Bu sorunun cevabını vermek için o günden sonra tedaviye başlayacağım güne kadar bir ay kadar düşündüm. Tedaviye başlayana kadar iş güç derken tedavi sürecinin nasıl işlediğiyle ilgili çok fazla araştırma yapamadım. Yoğun bir iş maratnundan sonra kendimizi bu sürece hazırlamak için çok sevdiğimiz Akyaka'da ruhumuzu dinlendiren bir tatil yaptık. İstanbul'a döner dönmez de tedaviye başlamak için randevu aldık.

Tüp bebek merkezine girdiğimizde "Bu neden benim başıma geldi!" sorusu aklımdan uçup gitti. Bekleme salonu fazlasıyla kalabalıktı. İçerideki insanlar mutsuzdu. Bir çoğunun maddi durumunun böyle bir tedaviye elverişli olmadığı her hallerinden belliydi. Kimi heyecanlı, kimi ağlamaklı, kimi sabırsızdı. Belki bencilce gelecek size ama benim gibi başka insanların olduğunu görmek sanırım bana iyi geldi. O odada pek çok hikaye vardı. 3. 5. denemesini yapanlar, arabasını satıp gelenler, hayatını bu işe adamış olanlar. O gün dedim ki; bu bekleyiş sonsuz bir boşluk. Hayatında hep bir sonraki adımını planlayan bir insan için inanılmaz bir azap önünü görememek.

Doktorumuz bizi muayene etti. İlaç dozajıma karar verildi. Hemşiremiz göbekten yapılacak iğnemin nasıl yapıldığını gösterdi. Benim o iğneyi kendi kendime yapmamın imkanı yoktu. Bu nedenle iğneyi görmeye bile dayanamayan kocacığım eli mahkum iğne yapmayı öğrendi. İğnemin her gün aynı saatte yapılması gerektiğinden iş yerimdeki yakın arkadaşıma da nasıl yapılacağını gösterdik ve gizli saklı şirketteki stüdyoya girip her gün iğnemi yapmaya başladık. İğnemin kutusunu buzdolabına koyduğumdan dolayı araştırmacı kişiliğiyle iğnelerimi keşfeden çaycı ablamız bana ince hastalıktan yakında gidecek muamelesi yapmaya başladı :)



4. günden sonra 2 günde bir doktora gitmeye başladım. Böylece yumurtalarımın gelişimini gözlem altında tutmaya, 2 günde bir verdiğim kan örneğiyle hormon düzeyimi belirli bir seviyede tutmaya çalıştık. sanırım 5. günden sonra göbekten olduğum iğnelere 2. bir iğne daha ekledik. bu iğne de hormonları baskılamak üzere kullanılıyordu. 13. günün sonunda kendimi damızlık bir canlı olarak hissediyordum. Tüm vücudum şişmiş, 3-4 aylık hamile göbeğimle etrafta geziniyordum.

En kötüsü ise Temmuz'un ortasında sıcağın üzerine yaşadığım ateş basmalarıydı. 14. gün 2 tane çatlatma iğnemi vurulup bir gün bekledikten sonra yumurta toplama işlemi için hastanedeydim. Başıma ne geleceğini pek kestiremiyordum. Tabi ameliyat önlüğünü giyip, bonemi takıp üzerine bir de damar yolum açılınca işin ciddiyetini anladım. Doktorum hemşirelere bir şeyler söyleyip serum bağlanmasını söyledi. OPU sonrası mutemelen OHSS olacaktım. Bu süreci en hafif şekilde atlatabilmem için bu serumları almam gerekiyordu. OHSS kısaca şuydu; aldığım hormonların etkisiyle vücudum çılgınca yumurta üretmeye başlamış yumurtalarım toplandıktan sonra da vücudumda yeni yumurtalar büyümeye devam edecekti. Açıkçası ben bu durumu çok önemsemedim. Çünkü çikolata kisti olan hastaların genellikle yumurtası gelişmiyordu. Bu yüzden vücudumda bu kadar yumurtanın gelişmesi çok iyi birşeydi. Operasyon sırasında genel anesteziyle uyutuldum.

Uyandığımda herhangi bir ağrım sızım yoktu. 33 yumurtam toplanmıştı ancak transferim bu ay gerçekleşemeyecekti. Yine bir şeyler araya girmişti. O kadar sıkılmıştım ki; bir an önce herşey bitsin istiyordum. Doktorum ben kendimi tekrar iyi hissettiğimde aramamı söyledi. Bu arada bazı ilaçlar yazdı. Allaha şükür aralarında iğne yoktu. 2 saat sonra kahvaltımı yapmış hastaneden çıkmıştım. Regl ağrısına benzer bir ağrı çekiyordum. Eve gittikten bir kaç saat sonra nefes alamamaya, midem bulanmaya başladı. Ağrılarım git gide daha da artıyordu. Buna bir de kusma eklendi. Kendi kendime sinirlendim bu işe neden giriştim diye. Sağlam vücudumu durup dururken hasta ettim. Akşam saatlarinde evimize hemşire çağırdık ve bana ağrı kesici iğne yapıldı. Ama ben hayatımda ameliyat olduğum gün dahil hiç böyle korkunç bir gün geçirmedim. Ben sürekli ağrıdan inledikçe annem ve eşim ne yapacağını şaşırıyordu. Ama yapılacak bir şey yoktu. Tek yapmam gereken beklemekti her zaman olduğu gibi. 3 günlük ev istirahatinden sonra işe döndüm. Yarım gün çalışıp işlerimi hallettikten sonra kendimi kötü hissettiğimden dolayı izin istedim. Eve gittiğimde yanıyordum. Saatler geçtikçe kendimden geçmeye başladım. Ateşim yükseliyordu. Yarım saatte bir kendimi soğuk duşa atıp sonrasında uyumaya sonrasında ateşle uyanmaya başladım. Eşim eve geldiğinde saat 3'tü ve biz o gece hiç uyumadan sürekli benim ateşimle uğraştık. Sabah 8 gibi doktorumu aradım. Bizi hastaneye çağırdı. Yaklaşık 24 saatlik ateş maratonum sonunda aldığım 3 serumun etkisiyle biraz rahatladım. Bir 3 gün de böylece evde yattım. Artık bu kadar maceranın sonunda zaten transferin t sini bile duymak istemiyordum :) Bir ay boyunca kendimi toparladım ve doktorumu aradım. Artık 2. aşama için hazırdım :)

Burada son kez arkası yarın demem gerekiyor :) Çünkü daha anlatacağım pek çok şey var ve nitekim hamile bir kadın olarak artık uyumam gerekiyor. Evet bu yazıyı siz okumadan bir gece önce hazırlıyorum:)

Yarın son yazımda görüşmek üzere...

Sevgiler...

 Daha fazlası için sosyal medyada takip edin! 


6 yorum:

  1. Seher, sonucunu bilsem de, süreci hiç bilmediğimden merakla ve ilgiyle okuyorum yazıları... yeniden çok geçmiş ve hayırlı olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de biraz bu yüzden yazıyorum aslında. süreç hakkında hiçbir fikrim olmadığından tüm bu şeyler olurken çok korktum. belki bu süreci yaşayacak kişiler içn destek olabilirim :)

      Sil
  2. bütün detayları bilen ve mutlu sona kavuşamaöış birisi olarak başlığı okuyunca hamile olduğunu düşündüm
    sağlıklı bir şekilde kucağına almanı diliyorum

    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıldız'cım bebeğin doğru zamanın gelmesini bekliyor belki de, bizim gibi sorunları olanlar için hep dua ediyorum. Ne kadar zor olsa da umudunu kaybetme sakın

      Sil
  3. Endometriosis sebebiyle ameliyat olmuş biri olarak ilgiyle okudum yazını.Ameliyat sonrası kendiliğinden hamile kalmış şanslılardan biri oldum ama sürecin ne kadar zor olduğunu iyi bilirim bende...
    Neyseki şimdi iki fıstığım var ve seninde sağlıkla kucağına almanı diliyorum kuzucuğunu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne güzel o kötü süreci yaşamamışsın canım, çok şanslısın gerçekten de :) mucizen gerçekleşmiş :)

      Sil

 

Videos